Tuesday 6 March 2018

32. Mucizeye Yolculuk, son durum




Mucizeye yolculuğumuz bir süre için durağanlaştı. Fırtına eser geçer, arkasında yaprağın bile kımıldamadığı bir dinginlik bırakır. Nehir coşkuyla gürler; dağ, taş, kaya ıslatıp gider ve sonunda kımıltısız, ayna gibi bir havza olur. Akıl coşar, ileri geri koşar, hoplar zıplar, sonunda hiç düşünemediğin sessiz bir boşluk olur. Şimdi buradayız, Japonya’da, evimizde. Burası sanki bizim mağaramız. Süperman’in mağarası gibi. Burada durup geçmişimize bakıyoruz. Geçmişin bize kazandırdıklarını varlığımızda dinliyoruz.  Geçmişte açılmış ve hala şifalanmamış yaralarımız varsa onların farkına varıyoruz. Kalbimize doğan gelecek hayalleri varsa onları alnımıza çıkarıyoruz. O geleceği şimdi olurcasına içimizde yaşayıp, Tanrısal yaratım sihrinin aktif ve bilinçli parçacıkları oluyoruz. Geçmiş ve geleceğin merkezinde, anda, evimizde, mağaramızdayız.

 Evin pek çok boyutu var tabii. Bu beden bu ruhun evi. Bu dünya bu bedenin evi. Bu galaksi bu Dünya’nın evi. Bu evren bu galaksinin evi. Tanrı evrenlerinin ve tüm yaratımının evi. Tanrı Kendinde Mevcut. Her halukarda evdeyiz.


4 duvarı olan, Maya’nın içine doğduğu, benim şifacılık yoluna girdiğim, çekirdek aile olmayı deneyimlediğimiz, hatıralarımızın her köşesine işlediği yuvadan bahsederken, insan olduğumuzu hissediyorum. Tanrı oluşumuzla beraber, altı üstü insanız. Dinlenmeye, güç toplamaya, dirilmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bir yuvanın sıcaklığını, koruyuculuğunu, sarıp sarmalayışını, dinlendiriciliğini özlüyoruz.


Maya anaokuluna gidiyor. Yolculuğumuz boyunca yetişkinlerle ilişki ve iletişim kurmuştu. Japonya’da yaşıtlarıyla iletişim kurmakta ilk etapta zorlandı. Okula gitmek istemedi. Korkusunu ve endişelerini onurlandırmayı ihmal etmeden, sınıfın kapısına kadar, bir ay, her okul günü, beraber yürüdük. Şimdi okulun bahçesinden içeri girmemizi istemiyor. Artık gülerek okul kapısından gururlu girişini izliyorum.  

 Yuuka Japon danışanlarına bireysel şifa seansları veriyor. Çoğu Tokyo’dan 2 saatlik tren yolculuğuyla, bazılarıysa uzak uzak şehirlerden geliyorlar. Eski dans kıyafetlerini internet üzerinden satışa çıkarttı. Gardırobunu saflaştırmak, duygu bedeninin saflaşmasının bir göstergesi olmalı. 

İkimiz de Mucizeye Yolculukta yaşadıklarımızın uzun vadeli şifalarını şimdi hissediyoruz. Bazen duygularımız sivri kayalar gibi yerden yükseliyor. Birbirimizi acıtmamak için gayret gösteriyoruz. İnsanın kendi duygularından sorumlu olması mutlu ve uyumlu ilişkilerin temelini oluşturuyor. Birliktelik bir çift ruhun, birbirine değişim, dönüşüm, şifa için alan tutmaya gelmesidir. Bu, eşlerden birinin duyguları sivrildiğinde diğerinin sabrı, metaneti ve bilgeliğiyle bilinçte kalmasıyla mümkündür. Evlilik alanının tutulması, bir çemberin içinde dans eden iki kişinin, dans ne kadar kaotik olursa olsun birbirlerini yok etmeden, denge halinde kalmalarıyla gerçekleşir. Böylece dans çemberi yalnız varlığını sürdürmekle kalmaz, evrimleşir, genleşir, genişler. İlahi aşkın dans eden tezahürü olur.
 
Birkaç senedir kutsal geometri çalışmaları yapmıyordum. Özlemle pergeli, cetveli, boya kalemlerini elime aldım. Yaşam çiçeği, yaşam ağacı, Metatron’un Kübü’nü çizip derinliklerindeki görülmeyen geometrik şekilleri ve değerlerini bulup boyayarak ön plana çıkartıyorum. Maya ilgiyle izliyor. Pergelle çemberler çizmeyi öğrendi. Bitirdiğim çalışmaları Maya’ya teslim ediyorum, dilediği gibi yazıp çizerek yaratıma katılsın diye. Her çalışmada çizdiğimin ötesindeki boyuta girmeye niyet ediyorum. O boyutta sezdiklerim gerçek kazançlar. Ne olduklarını hemen anlamasam bile, güveniyorum. Anlama isteğimi bir kenara bırakıp öyle çiziyorum. Eskiden böyle çalışmalar için meditatif bir sessizlik arzulardım. Şimdi Maya sol kulağımda sorular sorarken ve sağ kulağımda Yuuka akşam yemeğini hazırlarken bunu yapabiliyorum ve şükrediyorum.



Maya'ya aldığımız minik boy klasik gitarı ben çalmaya başladım. Gitarla yeni bir ilişki kurdum. En baştan tanıştık.
“Merhaba, ben Gökhan. 14 yaşımdan bu yana çok değiştim. Beni hatırlamıyor olabilirsin. Senden hiçbir beklentim yok; sana dokunmak ve sesini duymaktan başka.“
Gitar ve ben… Her gün buluşuyor parmaklarımız, tellerimiz ve kalbimiz. İşte o vakit rüzgar olup esiyorum.

Akşamları sobanın ısıttığı küçük odamızda, belki bir portakal, bir elma, bir çayın eşliğinde dvd film ya da animasyon izliyoruz. Eskiden izleyebileceğim film yelpazesi çok daha genişti, tıpkı yiyebildiğim yiyecek ve dinleyebildiğim müzik yelpazeleri gibi.

Bilinç, ego kimliklerini kontrolü altında tutmaya başladığında, artık ona tat verebilecek fiziksel hazlar giderek azalıyor. Bu sığ bir bilinç tarafından hayat tatsızlaşıyor, rensksizleşiyormuş gibi algılanabilir. Hakikatin eterik hazzını henüz tatmamış olan o ruha, fiziksel hazzın illüzyon olduğunu anlatmak mümkün olmaz.  Velhasıl, durum böyle olunca film seçmekte zorlandık. Çünkü filmlerde tema yapılan konular kolay kolay varlığımızda dokunacak yer bulamıyorlar. En son izlediğimiz 4 film, Snowden, Arrival, Midnight Special ve Moana idi. Bu filmlerde de konuların işleniş tarzı her sahnesiyle içimize sinmediyse de, insanlığın dikkatine getirilmesinin bütünün hayrına olduğunu sezerek, sevinerek izledik.




 Bu günlerde Maya'ya bisiklete binmeyi öğretiyorum. Destek tekerlekleri yakında çıkartacağız. Erik ağaçlarında çiçekler açtı. Güneşin kendini gösterdiği günlerde çiçekli yollarda yürüyoruz ya da arabayla çevre köylere doğru ufak maceralara çıkıyoruz.
Kış mevsiminin yavaş yavaş ayrılışını, baharın yavaş yavaş gelişini izliyoruz, yaşıyoruz.

Yaklaşmakta olan daha hareketli günleri görüyoruz.
Mucizeye yolculuk Mayıs ayında ziyaret edeceğimiz dünyanın kalp çakrası olan Hawaii adasına doğru şimdiden yönlendi. Yakında uçak biletimizi alırız. Bazı yol çantalarımızı yeniledik. Gideceğimiz yerler için ucuz ve uygun konaklama yollarını araştırıyoruz. Belki yalnızca kamp yaparız.
Hawaii'den sonra California - Shasta Dağı’na bir kere daha gideceğiz. Çağrı böyle. Amerika bizi o kapısından alır da nereden salar bilinmez. Oradan salındığımızda Peru'ya doğru yol alacağız.

Havaii adası, Maui Adası, Shasta, Kutsal Vadi-Peru…

Niyeti öyle olan insanlar, ağ ören örümcekler gibi, bilinci dünyanın etrafına örerler, sihri paylaşırlar.
Vakit yaklaşırken duyuracağım; dünyanın kalp çakrasından ve taç çakrasından toplu meditasyon çalışmaları ile buluşup uyanış sihrinin Türkiye’ye topraklanmasına birlikte hizmet edeceğiz.

Mayıs ayına kadar uzaktan görü rehberlik ve şifa seansları vermeye devam edeceğim.
Seans isteğinizi strongwings121212@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
(Bu seans sizin adınıza mucizeler yaratmaya söz vermiyor; kendi mucizenizi kendiniz yaratmanıza nasıl katkısı dokunacaksa öyle çalışmaya söz veriyor.)

Bütün varlıklar uyansın
Bütün varlıklar mutlu olsun

Aşkla


----

                      Kış akşamı, ev eylencesi..
 Japonya - Soul Gathering - ses ile şifa çemberinden bir kare.

No comments:

Post a Comment

Note: only a member of this blog may post a comment.